Grimm Masallarının Değeri

Yazan: William Harrer

Grimm kardeşler derledikleri masallarda doğrudan anlatımın saflığını amaç edindiler. Hiçbir nitelik ya da koşul eklemeden orijinal hikayeye bağlı kaldılar. Hakikate sadık kalmanın önemini vurguladılar. Kadim ataların vahşi ormanlarına girmeye, soylu dillerini dinlemeye, saf geleneklerini izlemeye, eski özgürlüklerini ve içten inançlarını tanımaya gayret ettiklerini dile getirdiler. Amaçları hala daha yaşlı ve deneyimli insanların taşıdıkları kadim bilgeliği korumaktı. Bilim çağının tüm hızıyla gelişimi ile beraber pek çok insan bu batıl ve gerçek dışı hikayelerin bilgeliğine dair çok az bir anlayış geliştirebildi ya da bu hikayelerdeki bilgeliği görmezden geldi. Ancak Grimmler farklı bir düşünceye sahiplerdi. Hikayelerini büyük bir doğrulukla ve tekrarlarında değişiklik olmadan anlatan yaşlı Dorothea Viehmann’ı* dinlediklerinde bir çocuğun yaratıcı hayal dünyasına girdiler ve bu hikayelerin sahip olduğu gücü olduğu gibi deneyimleyebildiler. Hikayelerin öğreticiliğini satır aralarını okuyarak görebildiler.

Neyse ki günümüzde masalların okullarda ve entelektüelliğe önem veren alanlarda yasaklandığı dönemleri geride bıraktık. En azından masallar bugün ahlaki, insani değerleri barındıran bir eğlence aracı olarak görülüyor. Çocukların her gün beslenebilecekleri edebiyatın basit bir formu olarak kabul edildi.

Rudolf Steiner masallardan daha derin ve kapsamlı bir şekilde faydalanılması için eğitmenlere ilham oldu. Peri masallarının kaynağının insanlığın kendi çocukluk döneminden, entelektüelliğin bu kadar ön planda olmadığı, insanların rüya benzeri bir ruh aleminde olduğu kadim bir dönemden geldiği biliniyor. Biyogenetik yasaların prensiplerine göre çocuklar insanlığın evriminin geçtiği farklı aşamalardan geçmektedir. Bu bilgi çerçevesinde 4-8 yaş arasındaki çocukların bulunduğu dönem insanlığın evriminde peri masallarının doğduğu döneme denk gelir. Çocuk bu dönemde gelişimi için büyük öneme sahip anne sütünü emdiği gibi masalları da aynı açlık ve yoğunlukla içine alır.

İngiltere’de bir annenin bilimsel düşünceye olan bağlılığı nedeniyle çocuğunu masallardan mahrum bırakması sonucu küçük çocuğun tüm fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmasına rağmen ciddi şekilde hasta olduğunu duyduğumda oldukça etkilendim. Nihayetinde çocuğun hemşiresinin ona masal anlatmasına izin verilmesiyle çocuğun iyileşmeye başladığı biliniyor.

Öte yandan Grimm kardeşlerin annelere bir seferde sadece bir veya iki hikaye anlatmasını tavsiye etmeleri ilginçtir, çünkü aksi çok fazla süt içmenin zararlı olacağı gibi çok fazla sayıda masal dinlemek de çocuğa zarar verecektir.

Bilinen masalların içeriğinin tüm ulusların efsanelerinin, mitlerinin, halk hikayelerinin içinde bulunması hepsinin aynı kökene sahip olduğunu göstermektedir. Tüm masalların Orta Asya’dan gelip gelmediği tartışmalı bir konudur. Ben daha çok peri masallarının farklı bölgelerde aynı zamanlarda ortaya çıktığını düşünüyorum. Tıpkı pek çok insanın aynı rüyayı anlatması gibi. Rüyalarımız bireysel mitlerimiz, mitler ise toplumsal rüyalarımızdır, der Karl Abraham. Bunlar, insanlığın gelişiminin birbirini izleyen aşamalarının yaratıcı görüntüleridir ve muhtemelen farklı ülkelerde bağımsız olarak algılanmıştır. Buluşların tarihinde, aynı fikrin aynı anda farklı yerlerde yayıldığı oldukça sık rastlanan bir olaydır.

Entelektüel olarak eğitilmiş bilim insanlarının teknik bir buluş yapması, entelektüel olarak eğitilmiş şairin gerçek bir masal yaratmasından daha kolaydır. Modern zamanlarda yazılmış pek çok “masal” bu ismi hak etmiyor, onlara fantastik hikayeler demek daha uygun olur.

İnsanlar genellikle “çocukluğun altın çağı” ya da “çocukluk cenneti” nden bahseder ve büyük bir mutlulukla bu bozulmamış cennet günlerini hatırlamayı severler. Çocuğun kendi yarattığı dünyada oynamak bir tür hayaldir ve hayal kurmak, çocuk için dünya ile sanatsal birliğin bir tezahürüdür. Fakat zaman içinde çocuk kendi bireyselliğini ortaya koymak için cennetinden ayrılmalıdır. Bu uyanış süreci, kendi kişiliğinin kademeli olarak gerçekleşmesi, masallarda en canlı renklerle boyanır ve masalların çocuklar tarafından bu kadar çok sevilmesinin ve bu kadar derin ve kalıcı bir izlenim bırakmasının nedeni budur. Peri masalları bir çocuk için insanlığın içsel gelişimini yansıtan hayali benzetmeler, içsel resimlerdir. Bu nedenle masallar çocukların geçiş dönemlerinde ya da kendi bireyselliklerini oluşturdukları dönemlerde faydalanabileceği en iyi manevi besindir.

Grimm masallarının çoğunda olayların merkezinde bir prens ve bir prenses bulunur. Büyülenmiş veya büyülü prens ya da prenses nihayet serbest kalır. Birçok mücadeleden sonra gerçekleşen nihai evlilik insan egosunu temsil eden prens ve ruhu temsil eden prensesin bilinçli birliğini resmeder.

Pek çok peri masalı olayların herhangi bir zaman ve mekanda geçtiğini belirten “Bir zamanlar” sözüyle başlar. Kurbağa Prens masalında yaşlı kralın en küçük kızının ormanda bir kuyunun kenarında altın bir topla oynadığı anlatılır. İlk iki cümlede rüya gibi bir düşlem atmosferi yaratılmıştır ve en genç, en güzel prenses karanlık, kötülüğün olmadığı, el bebek gül bebek yetiştirilmiş güneş gibi bir ruhun barındığı bir ortamda çocukluk cennetini yaşamaktadır. Ama bir gün altın top yere düşer ve kuyuya yuvarlanır. Richard Wagner’in “Rhinegold” unda olduğu gibi, antik bilgeliğin saf masum altınları suda kaybolur. Çirkin kurbağa prensese acır, ancak bir ödül için incilerle veya değerli taşlarla ilgilenmez; kişisel bir ilişki kurmak ister. Prenses kurbağanın istediği her şeyi yerine getireceğini vaat eder, ancak kurbağa prensesin altın topunu ona geri verdiği anda prenses kaçar. Ertesi gün kurbağa kaleye geldiğinde prenses şok olur ve korkar, ancak yaşlı kral (ebedi vicdan) ona sözünü yerine getirmesini emreder.

Prenses cennetinden vazgeçip soğuk, entelektüel benlik ile birleşmek için güçlü bir irade gücüne ulaşır. Bir anda kurbağayı duvara fırlatır ve o anda duvara çarpan kurbağa bir prense dönüşür. Nihayetinde evlenip sonsuza dek mutlu yaşarlar.

Kurt ve Yedi Çocuk masalı uyanan insanın merakını resmeder. Her yerde zıplayan çocuklar gibi gelişmekte olan çocuk da hiçbir plan ya da organizasyon yapmaya gerek duymadan etrafında olup bitenleri algılar, sezer. Bilge, koruyucu anne keçinin uyarılarına rağmen çocuklar yalana ve hilekarlığa kapıyı açarlar. Zevk içindeki çocukluk cennetlerini kaybederler ve kurdun midesinde karanlığı deneyimlerler. Sadece en küçükleri saatin içine saklanarak kurtulmayı başarır ve sonrasında diğerlerini de kurtarır.

Cesur, küçük terzi pek çok Grimm masalında kendini gösterir ve entelektüel zekanın uyanışını temsil eder. Bunun birkaç örnek, masallarda manevi hakikatin ve insani gelişme ile ilişkisinin nasıl ortaya çıktığını göstermek için yeterli olabilir.

* Dorothea Vietmann Alman bir hikaye anlatıcısıdır. Babasının işlettiği handa kalan misafirlerden sayısız hikaye, efsane ve masal öğrenmiştir. Grimm kardeşler halk hikayelerini derlemek için ülkenin dört bir yanında araştırmalarına başladıklarında Dorothea Vietmann ile karşılaşırlar. Dorothea Vietmann Grimm kardeşlere pek çok hikaye anlatır. Grimm kardeşleri en çok etkileyen kısmı Dorothea Vietmann’ın bir hikayeyi, hikayenin içerisinde tek bir kelimeyi bile değiştirmeden defalarca anlatabilmesidir. Dorothea Vietmann’ın anlattığı hikayelerin pek çoğu Grimm Masalları kitabının ikinci cildinde yer almaktadır.

Çeviren: Candan Çalışkan

MOMO Anaokulu Eğitmeni

– DİĞER YAZILARIMIZ –