On iki duyuyu daha yakından incelemeye devam ediyoruz. Bu bölümde duyguların duyusu olarak da kabul edilen dört orta duyuya yakından bakacağız. Dış dünyaya yönelik olan bu dört duyuyla yapılan gözlemler duyguları harekete geçirir.

Koku Duyusu

Her şeyi burnunuzla koklarsınız. Her nefes aldığınızda yeni koku parçacıkları burun mukozasına hafifçe dokunup geçerek burnunuzun derinlerine gider. Burun mukozası kısa bir sinirle doğrudan beyninize bağlıdır. Bu yüzden kokuları neredeyse anında alırsınız. Nefesinizi tutmadan kokuları engelleyemezsiniz, zaten bunu da uzun süre yapamazsınız. Bir kokuya uzun süre maruz kaldıysanız, onu artık fark etmediğiniz gibi kokunun kademe kademe güçlenmesini de fark edemezsiniz. Ancak ondan bir süreliğine uzaklaşır ve tekrar ona geri dönerseniz fark edersiniz.

Nefes alıp vermeye devam etmek zorunda olduğunuz için kokuları algılamadan duramazsınız. Kokuyu anında algılar ve güzel ya da çirkin, çekici ya da itici diye sınıflandırırsınız. Koku, yargılarınızı güçlü bir şekilde etkiler. Hatta koku algınız, iyi ve kötü arasındaki farkı ayırmanızı bile sağlar.

İnsanlar gülden papatyaya, attan ineğe, sütten şaraba ve kolaya, ahşaptan asfalt ya da taşa kadar yaklaşık 2000 kokuyu ayırt edebilir. Işıl ışıl bir bahar gününün kokusunu ya da kavurucu bir yaz öğleden sonrasının kokusunu bile tanıyabilirsiniz. Ayrıca birinin ruh halinin de kokusunu alırsınız: Korkan biri, huzurlu birisinden farklı koku parçacıkları salar. Tüm bu kokulara tepki verirsiniz, genellikle de bunun bilincinde olmadan.

Koku algısı tat ya da ses gibi algılardan farklıdır, çünkü kokuları kategorize etmek ve tanımlamak zordur. Kokular genellikle ilişkilendirilerek tanımlanır: gül kokusu, yabanmersini, taze meyve ya da benzin kokusu gibi. Ya da insanlar şöyle der: Bu bana marul kokusunu hatırlatıyor ya da eski bir ayakkabı ya da anneannemin evinin kokusunu hatırlatıyor.

Kokular hatıraları aniden ve güçlü bir şekilde geri getirebilir. Sokakta yürürken aniden tanıdık bir koku sizi geçmişe ve daha önce bu kokuyu kokladığınız ana geri götürebilir. Bir anlığına eski anılara dalıp gidersiniz. Bu genellikle kokuyu algıladığınızın bilinçli olarak farkına varmadan gerçekleşir. Bu şekilde kokular sizi diğer algılardan çok daha güçlü etkiler.

Tat Duyusu

Dil tat alma organıdır. Bir şeyin tadına bakmak için onu ağzınıza koymalısınız. Buna ek olarak maddenin suda ya da tükürükte çözülmesi gerekir, çünkü sadece sıvıların ya da çözünebilir katı maddelerin tadını alabilirsiniz.
Tatla ilgili gözlemler iki bileşenden oluşur; bir şeyin gerçek tadı ve kokusu. Bir şey ağzınızdayken, kokusu da burnunuza girer. Ağzınıza bir şey koyduğunuzda,  yeni koku parçacıkları salındığı için kokusu değişebilir. Tatlar dört olasılıkla sınırlıdır: Tatlı, tuzlu, ekşi ve acı. Eğer burnunuzu kapatır ve ağzınıza bir şey koyarsanız, sadece bu dört tadı ayırt edebilirsiniz. Koklamayla ilgili gözlem yapamazsınız. Koklayamazsanız örneğin tüm reçellerin tadı size aynı gelir: şekerli ve tatlı.

Çocuklar en büyük zorluğu, acı yiyecekleri sevmeyi öğrenme konusunda yaşarlar çünkü acı, en hızlı kötü tattır. Yetişkinler olarak bile sadece biraz acıya tahammül edebiliriz. Ekşi şeyler genellikle ferahlatıcı olarak algılanır. Beyaz tuzun kendisi çok nadir algılanır ama bütün tatları hissettirir. Yiyeceklerle ilgili yargılarımız ve sağlıklı olup olmadıkları biraz da tatlarıyla belirlenir.

Görme Duyusu

Gözleriniz en önemli duyu organlarınızdır. “Görme” genellikle “gözlemleme” ya da “anlama” ile eş anlamlı kullanılır. Aslında gözleriniz sadece renkleri ve ışığı ve karanlığı görür. Şekilleri, hareketi ve orantıları, gözleriniz hareket ettiği için ve hareket ve denge duyularınızla birlikte çalıştığı için görebilirsiniz.

Görsel uyaranları engellemek kokulardan ya da tatlardan daha kolaydır. Sizinle ve gördüğünüz şey arasında bir mesafe vardır ve böylece daha bilinçli gözlemlersiniz. Tüm duyularınız arasında farkındalığınıza en fazla katkı sağlayan görme duyunuzdur. Bilinçli düşünceye sahip bir canlısınız ve bu da karmaşık bir şekilde görme eylemiyle ilişkilidir. Bu aynı zamanda, örneğin kokladığınız değil gördüğünüz hakkında daha kolay yanılabileceğiniz anlamına geliyor. Bazen gördüklerinizi düşünceleriniz belirler.

Görme duyusu bilimsel gözlemin en popüler duyusudur. Her şey görsel olarak ifade edilir, genellikle de numaralarla, çünkü gözlerin tat ve koku gibi “daha ilkel” duyulardan daha güvenilir olduğu varsayılır. Gözlerin objektif olduğu kabul edilir.

Çoğu insan yaklaşık 150 renk görür. Ancak bazıları daha da fazlasını görebilir. Yeşil renkteki en ince farklılıkları bile algılayabiliriz. Renkler ruh halinizi etkileyebilir. Kırmızı insanları aktif yapar. Canlı olmak ve yerinde duramamak gibi algılanır ve gücü ve enerjiyi artırır. Turuncu insanları heyecanlandırırken, sarı ışık saçar ve neşe duygusu verir. Mavi sakin bir renktir ve düşünceyi harekete geçirir. Yeşil dinlendirici ve dengelidir. Beyaz ruhu yansıtır, bize bir saflık duygusu verir ve masumiyeti sembolize eder. Diğer taraftan siyah insanoğlunun acısını hatırlatır.

Renklerin ruh hali üzerindeki etkisi çeşitli bilimsel deneylerle gösterilmiştir. Örneğin yapılan bir deneyde katılımcılar deneyin amacının ne olduğunu bilmiyordu. Grubun yarısından kırmızı boyayla belli bir resim çizmeleri istenirken, diğer yarısına aynı resmi maviye boyamaları söylendi. On beş dakikalık boyamadan sonra kırmızı boya kullananlar, mavi boya kullanan gruba göre daha gürültülü ve hareketliydi.

Isı Duyusu

Isı duyunuzu nesnelerin ya da etrafınızın ne kadar sıcak ya da soğuk olduğunu gözlemlemek için kullanırsınız. Isı duyusu, ciltte yer alan, sıcak ve soğuk için farklı duyusal reseptörlerden oluşur. Soğuk için sıcaktan daha fazla reseptör vardır. Dokunma duyusunda olduğu gibi derinizin her bölümü ısıyı hisseder. Ancak yine de bir fark vardır. Bir şey size dokunduğunda bedeninizin hangi bölümüne dokunulduğunu hissedersiniz. Isı duyusu ise kendi ısınızla ve soğukluğa ya da sıcaklığa maruz kalan vücut yüzey alanı ile ilişkili olarak algılanır. Eğer parmağınızı bir kova suyun içine ve sonra 3 derece daha sıcak olan başka bir suya sokarsanız, aradaki farkı zar zor hissedersiniz. Eğer kovalara elinizi sokarsanız biraz fark hissedersiniz. Eğer bütün kolunuzu daldırırsanız aradaki ısı farkını çok daha fazla hissedersiniz.

Sıcaklık ve soğuk bedeninize cildinizden girer. Cildinizin geniş bir bölgesini sıcağa maruz bırakırsanız, bedeninize daha fazla sıcaklık girer ve kendinizi, cildinizin sadece küçük bir bölümünü sıcağa maruz bırakmanızdan daha sıcak hissedersiniz. Dokunma duyunuz sayesinde bir şeyin bedeninizin dışında olduğunu bilirsiniz. Bedeninizin dışındaki bir ısıyı algılarken ise soğuk ya da sıcak içinize nüfuz eder. Isı duyunuz kendi vücut ısınızla yakından ilgilidir. Diğer bir deyişle kesin ısıları değil, kendi ısınıza göre olan ısıları ölçersiniz.

Isı ruh halinizi diğer duyulardan daha güçlü etkiler. Bunun bir sebebi, bu duyunun tüm bedeninizi kaplamasıdır. Bir başka sebebi ise sıcak ya da soğuğun bütün vücudunuzu rahat ya da rahatsız hissetirmesidir. Soğuk sizi üşütür ve şiddetli soğuk uyuşturabilir ve hatta felç edebilir. Sıcaklık coşkulu hissettirebilir ancak aşırı sıcak hissizliğe sebep olabilir. Sadece orta derecede ısılar ruh halinizi etkilemez.

Kaynak: http://tomvangelder.antrovista.com/the-twelve-senses-123m50.html

– DİĞER YAZILARIMIZ –