Alt duyuları evde nasıl destekleyeceğinize dair önerilerde bulunmaya devam ediyoruz. Bu bölümde ‘hareket duyusu’ ve ‘denge duyusu’nu ele alacağız. Dokunma duyusu ve yaşam duyusu için önerilerimize bir önceki yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Hareket duyusu ile kendi bedenimizi tanır ve etrafımıza göre nasıl konumlanacağımızı belirleriz. Örneğin; evin koridorunda yürürken karşıdan gelen annemle çarpışmamak için bedenimi gövdeden hafifçe döndürerek anneme de kendime de koridordan geçerken çarpışmayacak şekilde alan açarım. Hem kendi bedenimi hem annemin bedenini hareket aracılığıyla konumlandırırım.

MOMO’da gün bahçede başlar. Bahçe çocukların bolca hareket edebilecekleri alana ve imkanlara sahiptir. Koşarlar, atlarlar, yuvarlanırlar, zıplarlar, tırmanırlar. Sınıf içerisinde de curvyde sallanırlar, duyu keseciklerinin, kütüklerin üzerinde yürürler. Bu dönemde öğrenme zihin yoluyla değil beden aracılığıyla gerçekleşir. Çocuklar hareket yoluyla bedenen deneyimlediklerini içselleştirir ve gelecek yıllardaki entelektüel, bilişsel öğrenimlerinin temelini oluştururlar. Hareket ettikçe bedenlerinin onlara sunduğu imkanların, olasılıklarının sınırlarını denerler. Bu düşünmenin de temelini oluşturur. Hareket ederek bedeninin sınırlarını, eylemlerinin olasılıklarını deneyimleyen çocuklar bir sonraki adımda deneyimleyebileceği yeni bir eylem ekler hareketine.

Bu noktada çocuklar ayna nöronlarla gördükleri hareketi içselleştirirler ve taklit ederek kendi bedenlerinde denerler. Örneğin kavanozun kapağını açarken, bardağa su koyarken çocuklar tüm bu hareketleri gözlemler ve kendileri de dener. Onların gözlemlemelerine imkan vermeli ve bu hareketleri deneyebilecekleri alanlar açmalıyız. Bu nedenle de yetişkinler çocukların kendilerini izlediklerini göz önünde bulundurarak hareketleri yavaşça sergilemelidir ki çocuklar bu hareketi içselleştirip kendisi de deneyimleyebilsin. Öte yandan çocuğun bu hareketi bedenen deneyimleyebilmesi için onun adına bazı eylemleri gerçekleştirmemek de hareket duyusunu desteklemek için önemlidir. Örneğin “Bu ağaç senin için çok yüksek seni ben çıkarayım.” diyerek çocuğun elinde hareket imkanı alınmamalıdır.

Evde kalma koşullarında hareket için imkanlar yaratmak bizi zorlayabilir. Koşmak, tırmanmak, atlamak için imkanlar evin içinde kısıtlıdır. Ancak çocuğun yetişkinlerin yaptığı yavaş hareketleri izlerken bile hareket duyusunu geliştirdiği akılda tutulmalıdır. Bu noktada dokunma ve yaşam duyusunda verilen yastık atma oyunu, boğuşmaca, dans etme, yastıkların arasından geçme gibi oyunlar hareket duyusunu destekleyen ve başka şekillerde de türetilebilecek oyunlardır. Mutfakta sandalyede otururken ekmek hamuru yoğuran bir çocuk elleriyle hareket duyusunu destekleyecek yoğun bir çalışmanın içerisindedir.

 

Denge duyusu hareket duyusu ile ortak pek çok özelliğe sahiptir. Fiziksel bedenimizi tanımamızı sağlar. Çocuklar bedenin her hareketinde yer çekimine karşı bir denge oluşturur ve bu aşamada beynin sağ ve sol lobunu çalıştırarak gelecek yılların akademik öğrenimi için temel oluştururlar. Sokakta çocuğunuzla yürürken onun ince duvarların üzerinden yürümek istediğine, dar yerlerden geçmeye çalıştığına şahit olmuşsunuzdur. Bedenlerinin yapabileceklerini görmek için her fırsatı değerlendirirler.

Denge duyusunu evde desteklemek için hareket duyusunda verilen örneklere ek olarak çocukken annemle oynadığım bir oyunu anlatmak isterim. Yere avuç içlerimi koyardım, annem ayaklarımdan tutar ve ben de ellerim üzerinde yürümeye başlardım. Annem sanki bir el arabasına sürer ve içinde dolaştırırdı. Ben de el arabası olmaktan ve ellerimin de ayaklarım gibi beni nasıl taşıdığını görmekten büyük keyif alırdım.

Bütün bilgiler ışığında bu yazıda vurgulamak istediğim nokta evde yaptığımız gerçek işlerle, oyunlarla, bize önemsiz görünen günlük uğraşlarla farkında olmadan çocukların duyularına büyük bir ölçüde destekte bulunduğumuz. Naçizane paylaştığım öneriler uygulanması zorunlu reçeteler değildir. Niyetim evde kaldığımız bu günlerde çocuklar için ne yapabiliriz kaygısını küçük oyunlar ve işlerle giderebileceğimizi göstermek.

Gerisi şefkat, koşulsuz sevgi ve birliktelik. Dilerim bu oyunlar ve uğraşlar sıcak yuvanızda keyifli karantina hatıralarına dönüşür ve zamanı gelip MOMO’nun bahçesinde tekrar buluştuğumuzda anılarımızı kahkahalarla birbirimize anlatırız.

 

CANDAN ÇALIŞKAN

MOMO ANAOKULU EĞİTMENİ

– DİĞER YAZILARIMIZ –